Av. Eda Berat Deniz“Nafaka Artık Yetmiyor… Nafaka Arttırım Davası” başlıklı yazımda, değişen koşullar karşısında ihtiyaçları karşılayamayan nafaka miktarının artırılması konusunu ele almıştım. Şimdi nafaka konusuna bir de diğer taraf yani nafaka borçlusu açısından bakalım.

Zira koşullardaki değişiklik kimi zaman nafaka alacaklısı aleyhine olabileceği gibi kimi zaman nafaka borçlusu aleyhine olmak suretiyle de gerçekleşebilir. Örneğin alacaklı eşin evlenmesi veya başka biri ile evlenme olmaksızın birlikte yaşaması halinde, borçlu eşin hukuken nafaka ödemeye devam etmek zorunda bırakılması öncelikle adalet duygusuna aykırı olacaktır. Veya maddi durumunda olumsuz yönde büyük değişiklikler olan taraf için aynı nafaka miktarını ödemeye devam etmek onun yaşamında yıkıcı sonuçlar doğurabilecektir.

İşte bu haller gerçekleştiğinde, nafaka borçlusunun hiç nafaka ödememek için açacağı dava nafakanın kaldırılması davası, daha az nafaka ödemek için açacağı dava ise nafakanın indirilmesi davasıdır.

Her iki dava da nafaka alacaklısının yerleşim yeri aile mahkemesinde açılmalıdır.

Türk Medeni Kanunu'nun 176/3. maddesi gereğince; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar.

Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde ise mahkeme kararıyla kaldırılabilir. Yani bu üç halde nafakanın kaldırılması davası açılmalıdır.

176/4. maddesinde ise; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla bu hallerde nafakanın indirilmesi davası açılabilecektir.

Her iki davada da başta tanık olmak üzere her türlü delile dayanılabilir. Örneğin davalının başka biri ile evli gibi yaşadığına ilişkin tanık beyanları, fotoğraflar, video kayıtları mahkemeye sunulabilir.

Uygulamada nafakayla ilgili en çok görülen dava türü mali durumdaki değişiklikler nedeniyle nafakanın kaldırılması veya azaltılması davalarıdır.

Nafaka alacaklısının örneğin bir işe başlaması, ailesinden ona miras kalması, babasının ölümüyle maaş bağlanması gibi hallerde yoksulluğu ortadan kalkacak veya en azından mali durumunda iyileşme olacağından, nafaka borçlusunun nafaka ödemesine veya aynı nafaka miktarını ödemeye devam etmesine gerek kalmayacaktır.

Peki anlaşmalı boşanma davalarındaki nafaka miktarlarının kaldırılması veya indirilmesi dava edilebilir mi?

Yargıtay'ın bu konudaki görüşü anlaşmalı boşanmalarda da yasadaki koşulların gerçekleşmesi halinde nafaka davalarının açılabileceği ancak talebin aynı zamanda iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkelerine de uygun olması gerektiği yönündedir.

"""Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Ancak sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder.

Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz."""(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin, 2013/14812 Esas, 2013/17433 Karar ve 9.12.2013 Tarihli Kararı)

Son olarak, aynı davada aşamalı olarak nafakanın kaldırılması ve indirilmesi birlikte istenebilir. Bu durumda mahkemeden öncelikle nafakanın kaldırılması eğer bu mümkün görülmezse indirime gidilmesi talep edilmelidir.